BLACK WHITE DERGİSİ MART 2008

ANTİKACILIK MESLEĞİNDEKİ ÇÜRÜK ELMALAR

Antika ile ilgiliyseniz bu yazımı dikkatlice okuyun. Çünkü ne yazık ki hayatın her alanında olduğu gibi antikacılık sektöründe de art niyetli kişilerle karşılaşma ihtimaliniz hayli yüksek… Antika alırken de satarken de çok ama çok dikkatli olmalısınız.

Her meslekte olduğu gibi antika işiyle uğraşanlar arasında da dürüstlük sınırlarının dışına çıkabilen insanlar bulunuyor. Bazı antikaları değersiz gibi gösterip ucuza satın alanlar, orjinal olmayan bir parçayı orjinalmiş gibi sunup satanlar veya değerinin üzerinde fiyat belirleyenler hatta sahte parçalara 'orjinal' belgesi veren sözde bilirkişiler...

Antika ile ilgiliyseniz alırken veya satarken daha dikkatli olmanız gerektiğini bu satırları okuduktan sonra daha net bir biçimde anlayacaksınız.

Sevgili Black White okurları bu ay sizlere antikacılar, yani bizler hakkında bir şeyler yazmak istedim. Sizlerle antika konusunda birçok bilgiyi ve dönemi, bu zamana kadar paylaştım ve paylaşmaya devam edeceğim. Antika severlere kendi kişisel bakış açımla pek çok şeyi anlatmaya çalıştım. Bunları yaparken arada çeşitli uyanlar ve yine sizleri doğru yönlendirmek adına pek çok da tavsiyede bulundum. Bu yazımda da sizlere antikacılık yaptığını zanneden aramızdaki 'çürük elmalar' hakkında bir şeyler anlatmak istiyorum.

Kimse doğarken antikacı olarak doğmuyor. Yetiştiğiniz aile, almış olduğunuz terbiye ve çocukluktan yetişkinliğe geçerken yaşadığınız mekan, ailenizin sahip olduğu antika eşyalar ve çevrenizde gördükleriniz tarafından etkileniyorsunuz. Önce pul, sonra para koleksiyonu, ufak tefek eski parçalara sahip olma isteğiyle bu mesleğe doğru itiliyorsunuz. Bazen de evini çok fazla antikayla dolduran aileleri yüzünden, antikaya karşı antipati duyan bir çok kişi de tanıyorum. Onlar da ileriki yaşlarında aileleri gibi farkında olmadan yavaş yavaş antikaya merak sarmaya başlıyorlar. Bazen bu kadar uçsuz bucaksız bir mesleğe sahip olduğum için mutlu oluyorum.

Antika hakkında devamlı araştırma içinde olmak, her yeni aldığım parçanın geçmişini araştırıp yeni bilgiler edinmek, bilgi dağarcığımı her geçen gün daha da fazlalaştırmak bana keyif veriyor.

YALANLAR… YALANLAR…
Her iş sektöründe olduğu gibi biz antika işiyle uğraşan kişiler arasındaki rekabet tahmin edemeyeceğiniz kadar çok fazla. Antikacılar arasında bir biriyle geçinememe ve birbirini kötüleme huyları çoğu zaman televizyondaki seyrettiğimiz dizilerden çok daha fazla entrika ve hırs içeriyor. Bazen düşünüyorum da bu konuda bir dizi yapılsa herhalde ilk beşe girer. Bir türlü kendilerini ve mesleklerini baltaladıklarının farkına varmıyorlar.

Meslektaşlarımın anlamadığı; antika alıcılarının arasında bilgili ve antikaya gerçekten gönül vermiş müşteri kitlesinin ve koleksiyonerlerin belli bir potansiyelde olduğu. Bu antika müşterilerini doğru yönlendirmenin bizim mesleğimizin geleceği açısından çok önemli olduğunu öğrenmeleri gerekiyor. Gereksiz yere sırf ellerindeki yeni dönem malları satmak için türlü türlü yalanlara başvuran bazı meslektaşlarım yeni oluşan ve oluşacak müşteri kitlesinin antikadan soğumasına neden olduklarının farkına varmıyorlar. Bunların arasında belirli müzayede firmaları bile var.

Bu kadar rekabet ve yalanın bir arada döndüğü bir sektör daha var mıdır bilmiyorum. Meslektaşlarımın bazılarının fütursuzca ilerisini düşünmeden müşterilere satış yaparken, sattıkları mal hakkında söyledikleri yalanları ve o mallar hakkında yazdıkları senaryoları duydukça çoğu zaman şaşırıp kalıyorum. "Bilmem ne konağından çıkma antika bir parça, şu sultandan veya paşadan kalma mallar" şeklinde uyarlanmış yalanlar uzayıp gidiyor. Eski bir yalıyı kiralayıp içini antikalarla döşeyen bazı müzayede fîrmaları müşterilerini çeşitli yalanlarla uyutuyorlar.

Son zamanlarda o kadar müzayede firması açıldı ki müşteri kitlesi neyin antika olduğunu şaşırdı. Çin'den, Mısır'dan gelen birebir taklit ve sıradan yeni parçalar, "antika" adı altında satışa sunulmaya başlandı. Eski ve yeni müzayede firmaları, bence biraz daha seçici olmalı daha elit ve orijinalitesi kanıtlanmış parçaları kataloglarına koymalılar. Antika konusunda, “Çok bilgili, her şeyi bilir” diye tuttukları elemanlarının, çoğu zaman orjinal bir antika parçaya "Sahte" dediklerine birebir şahit oldum. Yün içinde onlara, "Antika eşyalarım var ve nasıl değerlendiririm" diye baş vuran kişilere, esas parçaları ucuza almak için hiç değerli olmayan sıradan eşyalarına yüksek fiyat verip aradan o istedikleri eşyayı ucuza kapattıklarını ben biliyorum.

Bu insanlar daha sonra verilen astronomik fiyatlar yüzünden kayda değer olmayan parçalarını bir daha satamıyorlar. Çünkü değerinin yüksek olduğunu zannediyorlar. Ayrıca gözüme son zamanlarda sıkça çarpan bir unsur da; duyumlarım arasında doğru olduğunu düşündüğüm, İbrahim Safi, Fikret Mualla, Nejdet Kalay gibi Türk resim sanatına eserleriyle katkı yapmış olan ressamlarımızın, sahte tablolarının piyasada çokça dolaştığı, bazı müzayede firmalarının da bunu bildiği halde satışa sunduğudur.

Herhalde bu yazımdan sonra bazı müzayede firmaları tarafından kara listeye alınırım. Dürüst bir kişiliğim var ve mesleğime de saygılıyım. Aynca siz Black White okuyucularını doğru yönlendirmek adına "Buna değer" diyorum.

ANTİKACILIK GÖNÜL İŞİDİR
Her meslekte olduğu gibi, bizim mesleğimizde de çıkarı için her şeyi gözü kapalı yapan meslektaşlarımız bulunuyor. İleride onların bu hatalı davranışlarının bedelini hepimiz ödeyeceğiz.

Bizler gibi antikacılık mesleğini çok seven bir çok meslektaşım piyasamızda mevcut ve bizler antika severlere sunduğumuz değerli parçaları çok kolay bulmuyoruz. Bunu sizlere başka meslektaşlarım farklı anlatabilir ama antikacısından müzayede evi sahiplerine kadar hepimiz mallarımızı yurt içinden, yurt dışındaki müzayede veya antika fuarlarından satın alıp müşterilerimize sunuyoruz. Doğrusu da budur…

Yurt dışındaki düzenlenen antika fuarlarına dünyanın her tarafından gelen binlerce esnafla birlikte sabahın kör saati katılıp, tek bir orijinal antika parça bulmak için koşturuyoruz. Bazen bu antika fuarlarından kayda değer tek bir parça bile bulup alamadığım oluyor. Anlayacağınız antikacılık mesleğini iş gereği değil, sevgiyle yapan bizlerin işi hiç kolay değil.

Gereğince araştırma yapmak bir antika parçanın imzası ve damgası varsa onun geçmişini bulmak son derece kolay oluyor. Üstünde herhangi bir imza veya damga yoksa o parçanın orijinalitesi belli ise onu bizler kendi profesyonel tecrübemizle inceleyerek, gerektiğinde uzman kişilere başvurarak ve dönemini belirleyerek müşterilerimize sunuyoruz.

Bu arada bazı sözde bilirkişiler(!) belirli paralar karşılığı orijinal olmayan eserlere bile 'orijinaldir' diye belge veriyorlar. Ayrıcalıklı ve bilgi gerektiren bir mesleğe sahip olmaktan ben şahsım adına gurur duyuyorum.

Bu gururu, aramızdan çıkan o çürük elmaların da bir an önce duymalannı ve böylesine güzel bir mesleğe zarar vermemeleri gerektiğini anlamalarım cam gönülden diliyorum.

Osman Gürsoy Antika Sanat Danışmanı SJB Osman Gürsoy'un diğer yazıları